GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
6 Nisan 2023 Perşembe

Cari siyaset alfabesi-2 

Seçime doğru ilerlerken birçok insanın aday adayı olduğunu görüyoruz. Ve düşünüyorum “insanlar hayatlarında hiç mi had bilmeyi” öğrenmediler diye soruyorum. Neyse 9 Nisan’a şunun şurasında 3 gün kaldı.

“Haddini bilmek” bir kişinin kendi sınırlarını, yeteneklerini ve kabiliyetlerini doğru bir şekilde anlaması ve buna uygun davranması demek. Bir insanın yapabileceklerini ve yapamayacaklarını bilmek uzaktan bakarak anlaşılmıyor ne yazık ki. Özellikle de siyaset böyle hayal kırıklığı yaratan insanlarla dolu. Haddini bilmeyenler kendilerini abartırlar,  kendilerini aşırı derecede övüp başkalarını küçük düşürmeye çalışırlar. 
“Haddini aşmak” insanın sınırlarını ve uygun davranışlarını aşarak kendisini abartması veya aşırı özgüvenli olması anlamına geliyor. Bu ifade çok da iyi niyetle kişinin kendini ve yeteneklerini gerçekçi bir şekilde değerlendirememesi sonucu ortaya çıkan davranışları tanımlamak için kullanılıyor. 

Bunlar gerçekçi olmayan beklentiler veya davranışlar sergileyerek kendisine veya başkalarına zarar verebiliyorlar. 
Kendisine zarar versin deyip geçebiliriz ama başkalarına zarar veren hadsizlerden geçilmiyor siyaset dünyasında.
***
Seçim dönemleri kolpacıların da harekete geçtiği dönemler tabii ki.
“Kolpacılık” yalan, iftira veya yanlış iddialarla ortaya çıkan salatalıkların başka bir kişiyi veya gruba karşı kötülemeye çalışması anlamına geliyor. Bu davranış genellikle kişiler arasındaki sosyal ilişkilerde veya siyasi arenada görülüyor. Bizim meslekte de yaygın hastalıklardan biri kolpacılık.
Kolpacılar, itibarı çalmaya çalışırlar, karşılarındakilerin kendisini savunmasını zorlaştırmaya ve hatta hayatını olumsuz yönde etkilemeye çalışırlar. Yüze gülerler arkadan laf sokarlar.
***
Dönem “geçici” yalakaların da dönemi. Tüm zamanların yalakaları malumdur, onların itibar derdi olmadığından yapacak pek bir şey yok. Dikkatli olunması gerekenler geçici yalakalar. “Yalakalık” kelimesi, bir kişinin başka bir kişiye veya güçlü bir otoriteye karşı aşırı hayranlık ve kibarlık göstererek, kişisel çıkarları için çıkar sağlamak veya fayda elde etmek amacıyla yalakalık yapması anlamına geliyor.

Etimolojisi net: Türkiye Türkçesi yalak “yalayan, yalanan” fiilinden türetilmiş bir sözcük bu. yalak, yalaka, yalakçı, yaldakçı, yalamık vs.: Geveze, boşboğaz, sırnaşık, dalkavuk, asalak, arsız... Var mı tanıdığınız.

Tanımlayalım: Yalakalık, insanların gerçek duygularını ve düşüncelerini saklayarak başkalarının hoşuna gitmek için davranmaları sonucu ortaya çıkabilir. Yalakalık yapan kişiler, genellikle otoriteye saygı göstermek, terfi etmek veya bir şeyler elde etmek gibi çıkarları için yalakalık yaparlar. Bu davranış, bir kişinin dürüstlüğü ve doğruluğu konusunda şüphe uyandırabilir ve başkalarının saygısını kaybetmesine neden olabilir.

Yalakalık, ayrıca toplumsal hayatta, siyasette, medyada ve iş dünyasında da görülebiliyor. Bir kişinin başka bir kişinin veya bir kuruluşun önünde yalakalık yapması, o kişinin veya kuruluşun itibarını zedeleyebilir ve saygınlığını kaybetmesine neden olabilir.
***
Zaman “eyyamcıların” da zamanı: 
“Eyyamcı” kelimesi, bir kişinin manipülatif veya yalan söyleyerek başkalarını kandırmaya çalışması anlamına gelir. Bu kişi, özellikle sosyal ilişkilerinde veya siyasi arenada, başkalarını kendi çıkarları için manipüle etmek için yalan ve hile kullanabilir. Şemseddin Sami, Kamus-ı Türki eyyamı, zaman, hengâm ve ikinci anlamda da “Nüfuz, iktidar” diye tanımlıyor. Eyyamcının da ne olduğu hemen anlaşılıyor.
Eyyamcılık, insanlar arasındaki güveni zedeleyen bir davranış. Bu tür davranışlar, insanların birbirlerine karşı şüpheci ve temkinli olmalarına neden olabilir. Eyyamcılar kısa vadede çıkar sağlasalar da, uzun vadede itibarsızdırlar. Zavallıdırlar.
Eyyamcı kelimesi, bir kişinin manipülatif veya yalan söyleyerek başkalarını kandırmaya çalışması anlamına gelir. Eyyamcılık, insanlar arasındaki güveni zedeleyen bir davranıştır ve kişilerin itibarlarını kaybetmelerine neden olabilir.
Bu insanlar kendilerini pek akıllı sayarlar. Rahmetli dedemin bir lafı vardı, artık unutulmuş bir deyim olmalı, “Kendine kül yutmaz diyor ama mangal boynunda”